YAŞAMAK İÇİN KISA, YÜRÜMEK İÇİN UZUN: YOL - 2
- Elif Kızı
- 11 Tem 2021
- 2 dakikada okunur

Kimsenin olabileceğine ihtimal vermediğim bu ıssız yerde karşımda duran bir tahta kulübe miydi? Serap mı görüyordum? Gecenin ürkünçlüğünden beni koruyabilirdi. Sahibi beni kabul ederse tabi. Kapıyı tıklattım. Ses yok. Daha güçlü vurdum. Ses yok. Acaba evde kimseler yok muydu yoksa uyuyorlar mıydı? Kapıyı açmayı denedim ama açamadım. Etrafa bakarken camın aşağıdan yukarıya kaldırıldığını gördüm. Kilidi, kilitlenmediği için, yerden bulduğum sivri uçlu bir sopa ile yukarı kaldırdım. Biliyorum; “hırsız var” denecek türden hareketler bunlar. İçerde biri varsa nasıl bir açıklama yapacağım, onu da bilmiyordum. İhtimalleri düşünecek halde de değildim. İçeri girdim.
Eski insanlar, geceleri ışık yokken, nasıl görüyorlardı, nasıl bir yaşamları vardı hiç aklım almıyordu. Karanlıkta hayat zordur, cansızdır diye düşünürdüm. Bu gece gördüm ki ay ışığı yetiyormuş. Tabi ay ışığı hiç gece olmayan kentlerin canlılığı ile kıyaslanamaz. Belki de gece olmayan şehirlere biraz ay ışığı lazımdır.
Kimse yoktu içerde hatta tozdan hapşırmamak için zor duruyordum. Işık aradım. Mum, gaz lambası da olabilirdi. Omzuma dokunan bir şeyler hissettim. Kafamı çevirmeden gözlerimi yönelttim. “Aaaaaaaa! Örümcek .”
Beyaz perde örtülmüş dünya ile arama. Kaldırıyorum, ayrıntıları bol küçük kulübe evine göz gezdiriyorum. Bayılmışım; yorgunluktan mı, korkudan mı? Bana sorarsınız vücudum dinlenmek için bahane bulmuşa benziyor. Böceklerin üzerimde gezme fikrinden pek hoşlanmam ama bayılacak kadar değil. Düşünceler içinde pek çok soru ile doğrulmaya çalışıyorum. Camdan süzülen ışık huzmesinde dans eden tozlar görülüyor. Sağımda bir ahşap sandık var; içinden fışkırmış kumaşlar. Yanında ahşap masa üzerinde düğmeler, iğneler, tahta bardağımsı şey… Sanırım burada yaşayan kişi her şeyi elleriyle yapmış. Solumdaki duvar gömme çekmecelerle dolu. Karşımda dürülmüş yer yatağı var. Yer yatığının bulunduğu köşeden yukarı bakınca ışık köşesi görüyorum. Mum, kibrit, gaz lambası gibi ışık sağlamak için şeyler konmuş sergen var. Çok becerikliymiş burada yaşayan. İnsanın ihtiyacını karşılayacak her şey var. Her yer mantıkla düzülmüş.
Etrafı azcık inceleyince neyin nerde olabileceğini kavrıyorsunuz. Tek kişilik yaşam var burada. İncelemeye devam ettikçe çoğalma hissi geliyor. Yaşamı tek kişilikmiş ama çok kişi olmak istiyormuş gibi. Ansızın biri gelse ne, nerede anlayacağı zekilikte. Merak etsin, kaçmasın diye kutulama kullanmış. Matruşka gibi önce bir kulübe açıyorsun, sandıklar açıyorsun çekmeceler çıkıyor. Yaşamının düzenini saat yönünde anlatmış kulübenin orta yerinde yere çizilmiş kırmızı bir nokta var. Pusula da olabilir. Üzerinde yönler gösterilmiş.
Güneş tepeye çıkana kadar odayı inceledim. Sonrasında onun da yaptığı saatte odayı temizlemeye başladım. Birkaç gün burada kalsam iyi olurdu. Sonrası 3 gün boyunca neredeyse evden hiç çıkmadım. Konforlu evimi andım. Sürgün mü özgürlük mü kafam karıştırıyordu burada. Kafesini özler mi hiç kuşlar?
Dışarı yürüyüş yapmaya çıktım. Anılarımda dolaştım, zorlukları aştım. Döndüm evin gizemine. Gelen giden yoktu. Ev tozlanmıştı ancak bahçe ormanlaşmamıştı. Anlaşılan eve en fazla 1 yıl en az 1 hafta uğramamıştı. Geri gelecek miydi? Kız mıydı, erkek miydi? Nasıl bir kişilikteydi? Yaptıklarından azıcık anlaşılıyor gerçi. Görüşebilseydik anlaşabilir miydik? Yürürken epey uzaklaşmışım. Evi göremiyorum.
Kokuyu alıyor musunuz? Her tarafı çaresizlik sarmış. Görüyor musunuz? Sallanıyor kavak dalında. Karşısına dizmiş bezden arkadaşlarını. “Neden” diyemiyorum. Kızamıyorum ona. Geleceğini bilmeden yaşamak zor. Hızımı hissediyor musunuz? Eve giderken, sandığı açarken, dikimi tamamlayıp yanına dönerken. Geri kalanı geleneklerime göre. Bitirdikten sonra eve ağır ağır yol aldım. Yatağı açtım. Yattım ama uyuyamadım.
Cesetler tebessüm edebilir mi? 8 yıldır tanıyormuşum gibi tepkiler normal mi sormayacağım.
Daha fazla kalamam burada. Çünkü temizleyemem fazla büyük, yaşayamam kotasını doldurmuş.
Comments