top of page

KÂĞIT EV- CARLOS MARİA DOMİNGUEZ


ree

“Kitaplar insanların kaderini değiştirir.”

Kitaplar sizin için neyi ifade ediyor? Ya da kitaplar sizin için sadece bir okuma aracı mıdır? Onlara değer yüklüyor musunuz? Kitabın bir köşesi büküldüğünde içiniz acıyor mu ya da kitapların canı acır mı?

İşte tüm bu soruların ve bununla birlikte kitaplarla ilgili pek çok sorunun cevabını bize büyük bir aşkla açıklayan Carlos Maria DOMİNGUEZ’in 92 sayfalık kitabının satırlarında yolculuk yaparken “kitap”ların bize neler ifade ettiğini yeniden düşüneceksiniz. Hatta yer yer şaşıracaksınız “Yok artık! Bu kadar da olmaz!” diyeceğiniz satırlarla buluşacaksınız. Ama kitapları sevmek ve bunu abartmak kimseye zarar vermez. Belki de verir, kim bilir? Bu sorunun cevabı da olay örgüsünün içinde saklı.

Dominguez’in Türkçeye çevrilmiş ve bizlere kazandırılan tek kitabı “Kâğıt Ev”. İlk sayfasını okumaya başladığınız an sizi içine çekiyor ve 92 sayfalık yolculuğun nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Bu akıcılıkta yazarın kurgulama gücü ve edebi dili oldukça etkili. Yer yer Latin edebiyatı ve Dünya edebiyatında adını duyurmuş eserlerin sizlere eşlik ettiğini göreceksiniz. Kâğıt Ev, (abartılacak derecede) kitap tutkunu olan Carlos Brauer ile bir edebiyat profesörü Bluma Lennon arasındaki bir gizemli olayı bizlere sunuyor. Sayfa ilerledikçe giz perdesinin aralandığını görüp kitabın adının neden Kâğıt Ev olduğunu anlayacaksınız.

“1998 ilkbaharına Bluma Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam da ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kaldı,” cümleleriyle başlıyor kitap. Yani bir kitabın bir ölüme sebep olduğunu görüyoruz. Blauma’nın başına gelen bu talihsiz olaydan sonra iş yerinde onun yerine bakmak durumda olan, olayları ağzından okuduğumuz, tam bir kitap tutkunu olan anlatıcımıza bir paket geliyor. Oldukça gizemli bir paket. Paketin içinde çimento kalıntılarıyla dolu bir kitap ve Blauma tarafından Carlos adında birine yazılmış bir not var. O çimento kalıntıları da neyin nesi? İşte bu sorunun cevabını ararken olay örgüsüne kapılıp giz merdivenlerini bir bir, soluksuz tırmandığınızı fark ediyorsunuz. Çünkü anlatıcımız da bu sorunun cevabını aramak için kitap tutkunu olan Carlos’un izine düşüyor.

Carlos’un kitap tutkunluğuna yolculuk yapılmaya başlandığı an kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. “Carlos kadar kitaplara bu denli bağlı olabilir miyim?” Bu soruyu sormanız gerçekten kaçınılmaz. Nasıl bir bağlılık, daha doğrusu bağımlılık olduğunu açayım size. Yirmi binden fazla kitapla dolu olan bir ev düşünün, banyoya kadar kitaplarla dolu. Kitaplar banyoda nemlenmesin diye yaz kış soğuk su ile duş alan bir kitap tutkunu. Kitapları da özenle dizen biri. Örneğin, kavgalı iki yazarın kitabını yan yana getirmiyor. “Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur.” cümlesi ile 20. sayfada karşılaşıyoruz. Öyle düşündürücü, öyle etkileyici… Carlos hakkında merakınızı körüklemem için bu kadar nitelik yeterli sanırım. Daha şaşıracağınız pek çok olay ve özellik kitabın satırlarında saklı. Bunun için bu mucizevî kitapla mutlaka buluşmalısınız. Kâğıt Ev’in ne demek olduğunu öğrendiğinizde gülümser misiniz muzipçe, yoksa içiniz mi acır buna siz karar vermelisiniz. Ayrıca Kağıt Ev’i okurken bize eşlik eden Peter Sis’in illüstrasyonlarına değinmeden geçemeyeceğim. Saatlerce bakışabilirsiniz onlarla.

“Kütüphane zamana açılan bir kapıdır.” diyen Dominguez’in bu doyurucu kitabında pek çok cümlenin altını çizeceksiniz, kendinizi bulacaksınız ve sorgulayacaksınız. Bu eşsiz kitap, tüm okurlara tavsiyemdir.


Comments


bottom of page